Ligi yine ezeli rakipleri domine edecek, Beşiktaşlıları bu defa Türkiye Kupası da tatmin etmeyecek.
Hani “yıldım yaaa” denir ya, işte o ruh hali ile bu yazıya başladık. İlk yazılarda futbolun ve Beşiktaş’ın yaşamımdaki müstesna yerini vurgulayarak, “hiç olmazsa nisana, mayısa kadar şampiyonluk iddiasını sürdüren bir Beşiktaş” isteğimi dile getirmiştim. Neden? Çünkü son üç yıldır Beşiktaş kasım ayında lige havlu atıyordu. Haliyle biz de “bitse de yenisine baksak” moduyla ilgisizce maçları seyreder olmuştuk.
Oysa 2024-2025 sezonuna yeni bir yönetim ve yeni bir hocayla girilmişti. Pahalı transferler yapılmıştı. Ancak yolunda gitmeyen bir şey vardı. Geçen sezon şampiyon olan takımla, neredeyse 50 puan fark olan Beşiktaş’ın aksayan mevkilerine yeterince transfer yapılmamıştı. Ben futbol alimi değilim. Taraftarım ancak tribünden seyrettiğimiz takımda aksayan yerleri görecek kadar ferasetimiz e maç izlemişliğimiz vardı. ‘Acaba’ son günleri bekleyip ucuza mı kapatacaklar’ derken transfer sezonu bitti ve Beşiktaş altı kaval üstü şişhane takımı oluverdi. Zira defansı alarm veriyordu. Hücumcular iyiydi ama onlara pas atacak bir 10 numara bulunamamıştı.
En önemlisi de yedek kulübesinde oyunu çevirecek kadro yoktu. Daha da beteri sakatlanacak ya da kart cezalısı olacak topçu ile aynı kalitede kulübede oyuncu sayısı azdı. Nitekim Paulista ve Mustrati’nin sakatlanması ile işler bir anda bozuldu. Öyle bir kadro mühendisliği yapılmıştı ki dünyaca ünlü santrafor Immobile’nin kulübedeki karşılığı altyapıdan 2007 doğumlu Mustafa olmuştu. İlginçtir, Beşiktaş’ın bir numaralı forvetlerinden Batshuayi, Galatasaray’ın 3. Forveti, Cenk Tosun da Fenerbahçe’nin 3. Forveti olmuştu. Rakipler neredeyse ikinci 11 çıkaracak kadar iyi bir kadro derinliğine sahipken Beşiktaş 14 topçuyu zor çıkarır hale düştü.
Arka arkaya puan kayıpları başladı ve bu hafta tüy dikildi çünkü lider ile Beşiktaş takımı arasındaki puan farkı 10’a yükseldi. Oysa yaka silktiğimiz geçen sezonda aynı haftada lider ile puan farkı 8’di. Yani geçen yılın bile gerisine düşülmüştü. O dönemki yönetim kurulu üyesi Umut Şenol sosyal medyadan soruyordu:
“2023 kasım ayında 290 milyon dolar olan borç, 2024 kasım sonunda 400 milyon dolar olacak gibi duruyor. Yani 125 milyon dolar bir kaynak kullanımı var. Daha kötüsü, geçtiğimiz genel kurulda salonda kalan 100 kişi tarafından güle oynaya kabul edilen bütçe yaklaşık 50 milyon dolar zarar planlarken, bir de bunu 55 milyon dolar futbolcu satışı öngörüsü ile yapmış durumda. Yani 55 milyon dolarlık futbolcu satışı olmazsa zarar 105 milyon dolar. Tünelin sonunda gözüken ışık ne yazık ki çıkış değil, gelen trenin farları.”
Artık Beşiktaş’ın kasım ayında şampiyonluk iddiasını yitirmeyeceği yönünde yapılan açıklama ve taahhütler ne yazık ki gerçekleşmedi. Ligi yine ezeli rakipleri domine edecek, Beşiktaşlıları bu defa Türkiye Kupası da tatmin etmeyecek.
Ne yazık ki bile bile lades oldu. Futbolu bilen, kupalar kaldırmış iki güzide oyuncumuzun varlığı kadro mühendisliğinde çok da etkili olmadı. Belki ileride nedenlerini tartışırız. Ya da birileri konuşur. Ancak umarım geçen yılki fiyasko olmaz ve Beşiktaş oyunun içinde kalır.
38 hafta boyunca yazacağımızı ve bir sezonun Beşiktaş ve Beşiktaşlılar açısından profilini çıkaracağımızı söylemiştik. Sözümüz söz. Ama Beşiktaş camiasından gelişmeler ve futbola dair konuşulacakları da köşemize taşıyarak, çeperi biraz daha genişleteceğiz.
‘Sevinmek için sevmedik’ tamam da hüsranın da müsebbiplerini konuşmamız gerekir. Gerektiğinde sorgulayacak ve yazacağız…
T24/ Rıdvan Akar