Bülent Bilirgen'in yazısı şu şekilde:
Müthiş bir dönemden geçiyoruz. Herkes salmış durumda. Camiada en büyük heyecan seçimler oldu. Geçen Aralık bu Ocak ve Önümüzdeki Mayıs. Ne kadar heyecanlı değil mi? Gruplar, adamcılar, yancılar için harikulade dönemler. İşi Beşiktaş olmayanlar öyle mutlu ki bu dönemden gerçekten anlatılamaz. Bakın her sabah heyecanla kalkıyorlar. Kişisel olarak bu kulüpten nasıl nemalarınızın hayallerini kuruyorlar her boş vakitlerinde yani günlerinin çoğunda. Bakın daha dün gece bir tane sosyal medyada sağa sola bağrışarak ortaya çıkan iyi Beşiktaşlı görünen çok takipçili bir arkadaş konuştu. Sayın Adalı’nın kendi ile yaptığı görüşmeleri ifşa etti. Sayın başkan her seferinde yok böyle bir şey dese de demek ki varmış o ayrı bir konu. Açıklamanın satır aralarında çok ilginç noktalar var. Burada altını çizeyim de yazının giriş paragrafına uyuyor mu uymuyor mu siz karar verin. Zat diyor ki ; 10 Milyon Euro sponsor bulacaktım ama hiç de bulamayabilirdim ya da daha fazlasını bulurdum. Ne zaman? Yönetim kurulu hadi olmadı A.Ş. üyeliği olursaymış. Yoksa taraf olmam ben diyor. Aslında yaptığı bu hareketle iki başkan adayını sosyal medyamda ya da çıkarıldığı TV kanalında kimseye destek olmam diyor güya objektif kalacak. Eee Beşiktaş? 10 milyon Euro nerede? O yok.. Neden? Buradan hissedilen kişisel olarak bir çıkar yok da ondan. Bu sadece küçük bir örnek bunlardan onlarcası var. Yeni başkan seçildi sosyal medyada açık açık destek verener bunun karşılığını başkandan tahsil için ortalarda dolanıyor. Ne yazık ki kulüp bu hale geldi getirildi. Başkan adayları bile bu tiplerin peşinden koşup tüm tuşlara basıyorlar başkan olmak için. Kabile zihniyetidir bu. Camia olmaktan hızla uzaklaşıyor Beşiktaş ne yazık ki. Bizim yaşlarımız geldi geçiyor artık bu işleri kovalayacak bunlarla mücadele edecek halimiz yok ama gençlerin gözü kulağı açık olmalı diyeceğim bakıyorum de onlar da bu rüzgarların etkisine çoktan girmiş durumdalar. Bu satırlarda hep yazdım yazmaya da devam edeceğim. Seçimler, sandıklar Beşiktaş’ın en büyük düşmanıdır. İnsanları bölen, doğal akışında çıkar çeteleri haline getiren bir araçtırlar. Biz taraftarız biz gol yeriz yıkılırız biz gırtlağımız yırtılıncaya kadar bağırırız biz gol attık mı bağırırız biz o tribünleri rakibe dar ederiz biz ruhuz gerisi boştur. Bu kulüpte bazı taraftarlarımız tabi ki profesyonel görev alacak ve karşılığı verilecek ama o kadar. Beşiktaş adını kullanarak kendine çıkar sağlamak taraftarın işi olamaz.
Yazının sonu dünkü maçın hakemi ile ilgili. Ben yemedim yaptığı soytarılıkları. Dünkü maçtaki pozisyonu bana 5 sene önce sorsam böyle penaltı olmaz derdim ama kurallara göre şimdi penaltı hem de Mert’den dönen topun ayağı basılana doğru da gelmesi cabası. Ama çakallar ne yaptı? Vermedi.. Niye? Daha sonra kullanılacak çünkü bunlar.. Beşiktaş 7 inci iken kıyak yapıyorsunuz.. Unutmayın kıyakçılığın sonu ayakçılıktır..