Öncelikle Hakem Halil Umut Meler’e geçmiş olsun diyor ve bu yaşanan olayı kuvvetle lanetliyorum. Şiddetin her türlüsüne karşıyım. 

Korkum şudur; Halil Umut Meler’i darp edenlerin yeterince cezalandırılmayıp, kamuoyunun ‘gazı alındıktan sonra’ serbest bırakılıp, normal hayatlarına devam etmeleri.

Şayet olaylar bu şekilde gelişirse, doktor ve tıp çalışanlarına yapılan saldırıların ‘normalleşmesi’ gibi bir durum yaratılır ve yeşil sahalardaki şiddet, bundan cesaret alarak, hızla artmaya başlar.

Yaşanan bu vahim olayın başlangıcını 4 Eylül 2022 tarihinde oynan, Ankaragücü-Beşiktaş maçı olarak kabul edebiliriz.

Olayı herkes biliyor, detayına girmeyeceğim.

Arkadaşını çok önemli bir darbeden koruyup, sakatlanmasını önleyen Josep de Souza o maçta kırmızı kart görmüştü. Beşiktaş’ın tüm itirazlarına rağmen TFF ve ilgili kurulları o kartı iptal etmeyerek, yeşil sahalardaki terör bombasının ipini çektiler.

Ankaragücü kulübü o saldırganı sahiplendi. Saldırganın fotoğrafları bir kahraman gibi basına servis edildi. Beşiktaş dışında hiçbir kulüp buna tepki göstermedi. 

TFF, saldırganı sahiplenen Ankaragücü kulübüne 1 maç seyircisiz oynama cezası verdi. Bu ceza aslında Ankaragücü için bir ödüldü. Normal olarak daha ağır cezalar alması gerekirdi. Ama daha da vahimi, bu karar holiganları yüreklendirdi ve teşvik etti. 

Bununla da yetinilmedi, TFF saldırgan Ankaragücü Başkanına “Fair Play” ödülünü verdi. Kimse de “Bu ödülü hak etmenin kriterleri nelerdir? Neden Ankaragücü başkanı seçildi?” diye sormadı.

Bu arada bilmeyenler için hatırlatayım; Ankaragücü başkanı, AKP kurucu heyetinden ve iki dönem AKP Ankara milletvekili seçilmiş, arkasında siyasi gücü olan bir şahsiyettir.

Josep de Souza, gördüğü kırmızı kartın ardından yaptığı açıklamada:

“Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız.” demişti.

Maalesef Josep, bir yıl içerisinde haklı çıktı. Halil Umut Meler’e yapılan saldırın ardından her türlü medyada en çok bu sözler konuşuldu.

Josep’in kırmızı kartını iptal etmeyip, onu suçlu duruma düşüren, Ankaragücü’nü göstermelik bir maç seyircisiz oynama ile cezalandıran ve başkanını Fair Play ile ödüllendiren TTF, hakemin darp edilmesi olayından birinci derecede sorumludur.

TFF Başkanı M. Büyükekşi, bu son olay üzerine verdiği demeçlerle kendini ve TFF’yi aklayıp, hakemleri eleştirenleri suçluyor. Hakemleri eleştiren herkesi bu suçun ortağı yapıyor.

Hakemlerin kötü performansları dünyanın her yerinde eleştirilir. Eleştirilmelidir de!

Eleştiriler saldırıları teşvik etmez.

Saldırıları teşvik eden unsurlar:

• Suçsuzu cezalandırmak

• Suçluyu aklamak ve yeterince cezalandırmamak

• Suçlu takımın başkanını Fair Play ödülü ile onurlandırmaktır.

TFF ve başkanı, hakeme saldırı olayında, hakemleri eleştirenleri hedef göstererek, kendi sorumluluklarından sıyrılamazlar.

Yaşanan bu olayın birinci sorumlusu, geçmişte gerekli tavrı göstermeyen ve yanlış kararlar veren TFF ve Başkanıdır. Ankaragücü başkanı, TFF ve Başkanının yönetim politikalarından cesaret alarak bu aşağılık suçu işlemiştir.

HAYRİ CEM

ONEDİO