Zor olacağı belliydi. Bir yandan Hırvatistan zaferinin sarhoşluğu, diğer yandan Euro 2024'ü garantileyecek olmanın stresi, buna karşılık rakibin çok rahat olup kendi işine bakması, zorlaştıran sebeplerden bazılarıydı. Hırvatistan kadrosuyla başlamak ne kadar doğru bilemiyorum çünkü rakiplerin stratejisi de, yapıları da çok farklıydı.
Bana göre bu maçta pivot santrafor ve iki hızlı kanat oyuncusu gerekirdi. Yani Yunus-Cenk Tosun- Kerem üçlüsü çok daha iyi bir tercih olabilirdi. Rakip kapandı, biz bastırdık, attık sayılmadı, devre arasında muhtemelen Galler'in önde olduğunu da öğrendi Bizimkiler ve gerginlik katsayımız arttı. O olmadı, bu olmadı, şu nasıl kaçar derken Yunus Akgül öyle bir zımbaladı ki şapka çıkardık. Helal olsun sana çocuk.
Gol gelmeden değişiklik yapmayı düşünen Montella gol gelince vazgeçti ki, asıl şimdi yapmalıydı çünkü oyun değişecek ve rakip risk alacaktı. Barış Alper çok etkisizdi, önde top tutamıyorduk ve orta sahada oyundan düşmüştü. Neyse ki, Montella hatadan çabuk döndü ve Tosun Paşa'yı öne, Berkan'ı da ortaya aldı.
Bu değişiklikler etkisini gösterene kadar bizim kale önü Çarşamba pazarına döndü desek yeridir. İki kez çizgiden çıkardık, bir kez direkten döndü, fena halde paniklemiştik ki, tıpkı o çok sevdiğimiz filmde olduğu gibi son bölümde, Tosun Paşa çıktı sahneye ve her şeyi çözdü. Ardından önce Kerem, sonra yine Tosun Paşa ve derken film mutlu sonla bitti. Bravo çocuklar! İç sahada hiç yenemediğimiz Letonya karşısında şeytanın bacağını kırdığınız için ayrıca teşekkürler.
Bir an bile susmayan Konyalı kardeşlerim size gelince, baş tacısınız… Bekle bizi Hans, geliyoruz!
Turgay DEMİR / Fotomaç