Başakşehir karşısında ilk yarıda pas rekoru kıran, maçın genelinde de bolca pas yapan Beşiktaş aslında havanda su dövdü… İki takımda 60 metreye yaydıkları oyunlarıyla, ağır çekim paslaşıp, göstere göstere hücum yaptılar.. Maç boyu yürüyerek hücum yapanlara karşı yürüyerek savunmaya dönenleri izledik onlar hiç yorulmadılar ama biz izlerken çok sıkıldık!.. En önde Semih, solda Muçi, ortada Rafa, sağda Joe Mario ile başladı Beşiktaş, Joe'nun geri vitesi yok, sıfıra inip rakibin dengesini bozmayı aklında bile geçirmiyor dolayısıyla etkisiz eleman. Muçi aldığı her topu beş metre sürüp hemen şut atmak istiyor ama oynadığı bölge buna uygun değil. Hal böyle olunca Semih çaresiz kaldı etrafı bomboş olan Rafa Silva'nın kalitesi de hiçbir işe yaramadı. Sonra Rafa sola, Mustafa ortaya, Rashica sağa geçti diziliş 4-3-3'e döndü ben de güldüm… Rafa'yı çizgiye çekene gülünür çünkü!..
Öbür taraftan önde Serdar'a Biatek'i bırakıp geri kalan herkesi kapının önüne dizen Çağdaş Atan beraberliğe dünden razıydı, istediğini de aldı… Beşiktaş orta sahasında Gedson ve El Musrati sola dönüyorlar herkes kurşun asker gibi yerinde duruyor, sağa bakıyorlar ona keza… Dolayısıyla ya birbirlerine oynuyorlar ya da geriye… İsabetli pas rekoru da böyle geldi zaten!.. Rakip beraberliğe razı onların lay lay lom hallerini anladık iyi de şampiyonluğa oynayan Beşiktaş nasıl bu kadar umursamaz bir görüntüdeydi onu pek anlamadık! İmmobile yokmuş, kadro derinliği yetersizmiş türünden masalları birileri anlatsın, böyle şeylerin her zaman müşterisi vardır ama bana uymaz. Beşiktaş kadrosu her oyunu oynamaya yeterli fakat hakkıyla oynatacak bir teknik adamı yok Kartal'ın. Hikaye bu kadar basit. Giovanni Van Brocnckhors dediğimiz kısaca, Valerien İsmael'in Hollandalısı… Yani geçmiş olsun.
Fotomaç/ Turgay Demir