Sol tarafımızda artık alıştığımız, olmaz ise olmaz haline gelmiş sancımız ile Kasım ayının sonuna geldik.
Beşiktaş-Göztepe maç sonu iki teknik direktör ve futbolcuların konuşmalarına şahit olduk. Futbolcular günah çıkarttılar “suçluyuz, büyüklüğümüze yakışmıyor….” Gibi.
Ardından iki teknik direktör geldi birisi dersini çalışmış ve çalışmanın hak edilmiş sonucuyla anlattı biz dinledik sonra van Bronckhorst geldi La Fonraine’den kıssalar anlattı.
Milli ara döneminde rakibini incelememiş, kendi takımını eksikleri üzerinden çalıştırmamış ve taraftara geçen sezon üzerinden akıl vermeye çalıştı.
Bronckhorst “Beşiktaş taraftarı akıllıdır senin anlattıklarını yemez…”
Geçen sezonu da, eksikleri de çok iyi biliyor taraftar. Bunun üzerine sen geldin, yapılabilecek transferler yapıldı, lige iyi de başladın, kafadan kupayı farklı bir sonuçla cebe koydun aklı başında gazeteciler her şeye rağmen bu takımın eksiklerini dile getirdiler ama yanlış stratejiyle Joa Mario transferini yaptınız.
Takım adım adım her anlamda geriye düşerken, takım kurgusunda inatla oynamaya devam ettin. Joa Mario oynasın diye Rafa gibi silahı gerçek mevkiisinden uzaklaştırdın.
Uzun lafın kısası sevilirmiş gerçi bu yazdığımızı sayın başkan beğenmeyecek belki yine ekranlardan basını hedef alacak ama olsun bizim için önemli gerçek “Beşiktaş”…
Gereksiz inatlarının sebebi ne bilmiyoruz ama gördüğümüz bir şey var ki bu inatların takımı kötü etkiliyor ve takım her anlamda düşüşte senin ve takım için çok önemli milli arayı yatışla geçmişsin çıkıp hatalarını kabul etmek yerine geçen sezon hikayesi anlatıyorsun bundan sonrası içinde çok umut vaad etmiyorsun gel güzel güzel ayrılalım.
Sen ayrılmak istemez bu açıklamalara devam edersen, yönetimde destek derse önce sen sonra onlar gider. Senin gidişin aşağı, yukarı belli ama ya yönetim onlar nasıl gider?
Sayın başkan son zamanlardaki sağlık problemleri sebebiyle her şeyi Hüseyin Yücel kontrolüne mi bırakır ya da başka şeyler mi yaşanır bilmem. Tahminim süreç Beşiktaş’a maddi manevi zarar vermeye devam edecek.
Ne Gio Gordon Milne ne de siz Süleyman Seba’sınız. Hedef Beşiktaş’ı bırakılan noktadan ileriye götürmek olmalı ama Beşiktaş’ta alınan noktadan ileriye giden tek şey Beşiktaş’ın borcu…
duhuliye.com/ Mehmet Eyüp Yardımcı