Bir camiayı, kulübü, özelinde takımı ayakta tutan en önemli güç unsuru sevenlerinin aidiyeti üzerine inşa edilen güven ve inanç duygusudur. Beşiktaş'ı yönetenler ile taraftar ve kongre üyeleri arasındaki kopukluk giderek aşılmaktadır. Aidiyet duygusu bazen sevgiyi, bazen öfkeyi tetikleyebilir. Gün geçmesin ki fikir ayrılıkları güven bunalımına ve inanç eksikliğine yol açtı. Dün 2-0'dan 2-3'e dönen ve isyana dönüşen Lugano maçı bu duygu ayrılığını daha da derinleştirmiştir.
Maçtan önce "Yönetim istifa" sesleri, ilk yarının ortalarında "Söylesene hoca bu takım neden oynamıyor" uyarıları ya da devre arasında "Büyükekşi'yi tribünden kovmasına yol açacak ağır tezahüratlar" aylardır biriken memnuniyetsizliğin yansımalarıydı. Ancak tarihinde hep muhteşem dönüşlerle övünen Beşiktaş'ın Lugano karşısında özellikle sorumsuz Rosier'in kırmızısı sonrası 2-3'e dönen maç isyana dönüştü.
Beşiktaş camiası artık büyük bir türbülansın içinde. İşin sosyolojisini anlamak için taraftarın isyanının nedenini iyi analiz etmek gerek. Bundan çıkış yolu güven ortamını sağlamak.
Özetle olağanüstü kongreye giderek güven tazelemek. Başkan Ahmet Nur Çebi ister yeni yönetim listesi kurup yeni bir başlangıç yapma yolunu seçer ya da hodri meydan demeden "Yoruldum" diyerek çekilir. Dün stadı terk etmeyen isyankâr taraftarın söylemleri bu isyan ateşinin mevcut şartlarda çözülmeyeceği görülmüştür. Çöküş yolu değil çıkış yolu olağanüstü kongreye giderek camianın güven ortamına taşınmasıdır.
Fatih DOĞAN / Sabah