Öncelikle herkese sağlıklı günler dilerim. Genci, yaşlısı, Almanı, İtalyanı, Rusu, Uzak ya da Yakın Doğulusu, Batılısı tüm dünyaya tek gerekli olan şey şu anda sağlık... Ülkemizde bu lanet pandemic dönemininden geçiyor başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm emekçilere Allah kolaylıklar versin. Aramızdan ayrılanlara da rahmet diliyorum.
Evet futbolsuz daha doğrusu sporsuz günler zor geçiyor. Ne uğraşacak renkli var ne de bizi kızdıracak. Ama hamdolsun sahada bir şey olmasa da dışardan olaylar bulabiliyoruz üstüne konuşacak. Hatırlayın aslında bana göre de oynanmaması gereken GS - BJK maçını. O günlerde başlayan ve bana göre GS camiasının tamamen avantajını yitirmemek için yaptığı (çünkü 2 gün önce başkanları biz sildik her yerini stadın bal dök yala gibi oldu minvalinde laflar etmişti) ertelensin çağrısı karşılık bulmamıştı. Kalecilerinden (daha sonra okuduğumuza göre kendi ülke medyasına da çok politik açıklamalarda bulundu haddi olmayarak), teknik direktörüne kadar herkes ağladı maçtan önce de sonra da.
Tabi seyirci ile hakemi Bülent Yıldırım haline getirip maçı alıp, haneye 3 puan yazacak iken 1 puanda kaldılar o zamanlar yaptıkları küçük hesaplarında. Bakmayın sonrasında şampiyonluk falan önemli değil önce sağlık demelerine. Biz onları iyi tanırız... Daha sonra yaşananlar ise daha komik. Allah şifa versin teknik direktörlerinde Corona çıkınca kızı sosyal medya hesabından bela okudu herkese sanki başkaları yüzünden oldu gibi. Halbuki o gün stadyumdaki 150 kişiden belki de tek hasta olan babası idi. Diğer pozitif olan yöneticileri zaten maçtan günler öncesinden beri hastanede tedavi altında imiş. Yani öyle bir camia ki bela bir hastalıktan bile kendilerine haksız fayda sağlayıp mağdur edebiyatı yapabiliyor. Ee ne oldu ? Bitti beyler bayanlar bitti bakın. Lig de bitti futbol da bitti rekabet de bitti.. Değdi mi sağa sola saldırmaya beddualar okumaya? Neyse bu renkliler olmasa idi biz hangi takımı tutacaktık diye düşünüp iyi tarafından bakalım olaya.
Gelelim iç meselelere... Dedik ya saha içi olmayınca dışardakiler şova başladı. Önce eski yönetici çıktı şimdiki başkan takım menajeri vasıtası ile dağıtılan primlerden kendine pay aldı mahalle kavgalarında söylenecek laflardan birini etti. Karşılığı da tam olarak verilmedi ben şahsen basit bir taraftar olarak bu sorunun cevabını da çok beklemiyorum. Şu andaki yönetimde içlerinde daha öncesinden de tanıdığımız çok temiz, dürüst olduğunu bildiğimiz son 4 senenin maddi manevi bilançosunda hiç de sorumlu olmayacak insanlar mevcut. Ama başkan öyle değil. İşte burası önemli. O sorulan basit sorunun cevabı benim için önemli değil de son 4 sene de yapılan bütün çirkin iddiaların açıklanması gerekirse adli makamlara başvurulması önemli.
Şimdilerde son senelerde beraber yöneticilik yapmış kişilerin birbirlerine yapacakları bu suçlamaları izleyecek durumda değiliz Beşiktaşlılar olarak. Paylaşamadığınız ne varsa çıkartın üzerinizdeki formaları öyle paylaşın. Yok o prim almış yok öteki transferde cukka yapmış yok otopark yok demir satmış yok otel yapmış yok öyle yok böyle. Yazdık bu satırlarda Beşiktaş yokuş aşşağı gidiyor diye. Sağa solda Beşiktaş’a gel derken Beşiktaş’ın nereye gittiğini farkedemedik. Defalarca söyledim seçimden, adaylardan anlamam önemli olan temizlik diye. Ruhen temizlenemediğimiz ortada. Milletin canı burnunda olmasa bu yapılan tartışmalar yüzünden rezil oluruz elaleme farkında mıyız? Ali, Veli, Ayşe farketmez önemli olan kulüptür. Kimin ne hesabı var ise, kendi isminin başına Beşiktaş’ın eski şuyu yeni buyu sıfatını koymadan görsün.
Son olarak Beşiktaş yönetimi ile bu site arasında yaşanan çekişme. Kuruluşunu çok yakınen bildiğim Haber 1903 yıllarca taraftarın (özellikle transferde) haber alma merkezi olmuştur. Kimi yönetimlerce sevilmiş kimileri için kendilerine muhalif görülmüştür. Ama bildiğim kadarı ile bunların hiçbiri doğru değildir. Çünkü burası adı üstünde haber sitesi. Kimin iktidar kimin muhalif olduğundan ziyade doğru haberi bulmak ve taraftara ulaştırmak ilk amaç. Burada yazı yazan bizim gibi amatör insanlara da şunu yazma bunu yazma dediklerini bir kez duymadım. Ama görüyorum ki altına koltuğu alan akıllı uslu adamlarda bile inanılmaz bir kompleks hasıl olup kendilerine düşman yaratmakta çok başarılılar. Yapmayın valla yapmayın ilerde bu yaptıklarınıza bakıp utanırsınız.
Evet bu seferlik bu kadar... Bir sonraki yazıda bu satırlarda, oturduğu yerden herkese sallayan Bülent Bilirgen ile uğraşmayı planlıyorum. Özellikle Talisca ve biraz da Şenol Güneş konularında edilecek laflar var kendisine.
Herkese iyi pazarlar