Maça böyle başlanır işte. İkinci dakikadan sonra Lugano resmen nefes almakta zorluk çekti. Takım halinde baskı, temaslı oyun, yerini bulan etkili paslar mükemmeldi. Uzun süredir Beşiktaş’ı böyle görememiştik. Ev sahibi böyle oynamalı, böyle başlamalı dediğimiz bir görüntü sergiledi Beşiktaş.
Masuaku kendini aşmıştı. Sol kanattan çok iyi çıkıp rakibi daha maçın başında yıpratmaya başlamıştı. Bir başkaydı dün akşamki başlangıcı. Golde katkısı ayrıydı. Masuaku’nun sert şutundan sonra tam bir golcü zekasıyla hareketle nen Immobile, yıllardır alıştığımız gollerine bir yenisini daha eklemişti. Dünyalar kaçtı dün geceki maçın ilk yarısında.
Soyunma odasına giderken tabelada 4-0 yazsa kimse şaşırmazdı. Tek atakları vardı ikinci yarıda. Beşiktaş’ın en zayıf tarafı savunma arkasına atılan toplardı. Lugano ilk devre 3 pas yapamadığı maçta beraberlik golünü atmıştı. Futbolun adaleti yoktur gerçekten. Rakibi oyun olarak paramparça edersiniz ama çok kolay gol olacak pozisyonları kaçırırsanız bu oyunda bedel ödersiniz. Golden sonraki 7 dakikayı hatırlamak istemiyorum. Sanki bir umutsuzluk dalgası yayılmıştı stada. Sessizlik vardı. Lugano takımı, “Tamam maç istediğimiz kıvama geliyor” düşüncesini uygulamaya başlamıştı. Tempoyu düşünüyorlardı.
Sonra devreye Portekiz futbolunun estetiği girdi. Rafa Silva, ustalığın zirvesine nasıl çıkılır adlı eserini sunmaya başlamıştı. Gedson’a verdiği nefis gol pası ve attığı akıl dolu üçüncü gol... Lugano çökmüştü. İlk yarıda atan Immobile, ikinci yarıda “benden bir gol daha” dedi. Salih, perdeyi kapatan isim oldu.
Oyun disiplininden taviz vermemek, maçı bir anda farka götürmüştü. Beşiktaş, bu oyun anlayışı ve yeni gelecek oyuncularla çok üst düzey bir kadro olacağının sinyallerini dün akşam gösterdi.
Ercan Taner/ Sözcü