Turgay Demir'in açıklamaları:
''Şimdi, öncelikle Beşiktaş, Türkiye'nin temel taşlarından biridir. Kurtuluş Savaşı'ndaki katkıları, istihbaratçı başkanlarının, yöneticilerinin, hatta Çerkez kökenli herkesin, Çerkez Ethem’in akrabalarının, kurucularının hepsine baktığımızda, Beşiktaş teşkilat-ı mahsusa'nın takımıdır ve Türkiye'nin çimentosudur. Dolayısıyla, hangi sıkıntıyı yaşarsa yaşasın, mutlaka birileri vardır, o birileri çıkar, Beşiktaş’ın kaderine sahip çıkar. Serdal Adalı da bu grubun, bu bahsettiğim tanıma en çok uyan kişisidir. Dördüncü seçiminde her türlü çamur atıldı bugüne kadar. Yok matruşka, yok işte Orman’ın devamı, vay Demirören’in devamı, vesaire diye. Beşiktaş’a küsülmez, dedi, tekrar aday oldu. Bu çok değerli bir şey, çok saygın bir şey, buna saygı duyulması lazım. Ben hep şunu söylüyorum: Serdal Adalı, Beşiktaş meydanındaki kartal heykeli gibi. Hep orada, her daim orada, ne zaman toplanmak isterseniz etrafında toplayabilirsiniz.
Genel kurullarda gaza gelen insanlar, algılara kurban giden insanlar şu anda çok pişman. Bunu sosyal medyada olarak görebiliyoruz. Dolayısıyla Adalı'nın aday olması çok değerli, keşke Hüseyin Bey bu tecrübeyi, bu ağabeyimizi dinlese, keşke Beşiktaş’ın salon sporlarını üstlense Adalı’larıyla beraber. Adalı başkan olsa, Hüseyin Bey ikinci başkan olsa ve salon sporlarının hepsine hakim olsa, Beşiktaş muhteşem bir şey olur. Ama bunu Hasan Arat kabul etmemişti, sonunu gördük. En sonunda futboldan istifa etti, biliyorsunuz, ve sadece basketbola kalmıştı aklı sıra sonra oradan da istifa etti. Başlangıçta derdimizi anlatamıyoruz, sonra dediğimiz noktaya geliyorlar ama işten geçiyor. Şu anda yakışanı Hüseyin Yücel’e, Serdal Adalı’nın birleşmesi. Adalı’nın başkan olup, Hüseyin Yücel de basketbol ve diğer sporlara bakmasıdır. Ama böyle olmayacağı için, muhtemelen Serdal Adalı’nın, insanların özür özür oylarıyla, sonraki kongrede kazanacağı, rahat kazanacağı bir kongre olacaktır.
Beşiktaş’a başkan olduğunuzda cebinizde paranız olması gerekmiyor. Şuan iki adayın da var. Fikret Orman’ın hiç parası yoktu aday olduğunda. Ben kendisiyle konuşmamda bana bir espri yapmıştı: “10 milyon dolar gönder de aday olayım” diye. Ben de demiştim ki, “Beşiktaş’ın adı 200 milyon dolar. Yeter ki onu vereceğini bulacaksın.” Bir yıl sonra aynı firmanın, Avusturya’daki Vodafone tanıtımında bana şunu söyledi: “210 milyon dolar buldum Beşiktaş’a.” Ben de güldüm, o lafı hatırlatıp.
Beşiktaş’ın adı, Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın adı büyük paradır. Kepengini açtığınız zaman, bunlar sezon başında 200 milyon dolar zaten locasıyla, biletiyle, sponsorluğuyla, otomatik gibi kulübün kasasına girer. Sen artı ne bulacaksın? Ona bakacaksın. Bunların adına para vereceğim diyen birçok insan vardı. Birçoğunun haberi yoktu rakamlardan. Birçoğu korkar, çok büyük rakamlar diye. Ama formanın göğsüne, şortun kıyısında alırsın reklamı, herkesle yardımlaşın. Dolayısıyla işin maddi tarafını halletmek çok zor değil. Öbür tarafta Hüseyin Yücel’in maddi gücü belli, Serdal Adalı’nın da maddi gücü belli. Serdal Adalı’nın bir de şöyle bir avantajı var: Günlük bildiğim kadarıyla, 20 milyon TL’ye yakın bir para akışını kontrol ediyor Türkiye Jokey Kulübü’nde. 20 milyon TL gibi bir rakam. Ne yapar, yılda? Bunları hesap edin. Yani bu da başka bir güç demektir.
Ben, Beşiktaş başkanlığı’na aday olan kişinin maddi sorun anlamında sıkıntısı olacağını düşünmüyorum; olsa zaten aday olmazdı. Yani öyle bir sorun yaşanmazdı.
Ben herkesten farklı olarak Beşiktaş futbol takımının kadrosunu beğenenlerden biriyim. Bu kadroya, Hollanda köylüsü Van Bronckhorst’un çok büyük zarar verdiğini düşünüyorum. Bu kadronun doğru şekilde kullanılması halinde Beşiktaş, bugün muhtemelen lider olurdu. Muhtemelen lider olur. Yoksa Gedson, Al Musrati ve Salihli bir orta saha, ne Galatasaray’da ne Fenerbahçe’de var. Böyle bir 10 numara, Rafa Silva var, ikisinde de yok. Emirhan gibi bir stoper, bence yok. Galatasaray’ın stoperi her maçta olmalı ve kırmızı kart görür. Fenerbahçe’nin de aynı. İkisi de Beşiktaş derbisinde ortaya çıktı.
Şunu demek istiyorum: Bu kadronun sadece iki tane düzgün kanat oyuncusuna ihtiyacı var. Eğer devre arasında bir fırsat transferi çıkarsa, iyice bir golcü hikayesi var, bitti. Bu kadar. Ya hatta iyi bir golcü, kanatlarda idare eder. Dolayısıyla ben kadroyu beğeniyorum. Hocanın yaptıklarını söyleyemeyenler, göremeyenler her şeye "kadro derinliği yok, kadro zayıf" diye konuştular. Zayıf olan kaza oluyor, onu deplasmanda yenebilir mi? Yener mi? Yani? Dolayısıyla o saçma sapan bir şey ama iki ya da üç takviyeye ihtiyacı var, onun da her gelen yapacaktır zaten.
Beşiktaş şimdi iyi gidişini sürdürecektir. Bodo maçında da var, sakat ve cezalı oyuncuların çok olması ve çok farklı bir iklimde ve zor bir muhtemelen buzlu zeminde, yapay çimde, çünkü oraya daha önceki Beşiktaş-Bodo maçında zaten... Bizde bir şans var. Bu kış mevsiminde ya Bodo’yu ya da Tromsø’yü çekiyoruz. Beşiktaş’ı konuda biraz çölde bedevi gibidir. Yine Bodo, işte kış mevsiminde... Keşke şu maç yaz mevsiminde olsa. Onların ligi muhtemelen bitmiştir.
Beşiktaş mücadele edecektir, burada sıkıntı şuydu: İnsanları uyandırmak zordur, devletten. Ben uyandıran, bildiğim uyandırırım. Beşiktaş takımı Van Bronckhorst varken oynamıyordu. Oynamıyordu! Bu kadar basit! Bu maç satmak anlamında değil. Oynamıyor derken adam motive olamıyor, tahtaya bir bakıldı, yanlış şeyler yazılıyor, yanlış şeyler söyleniyor, adam motivasyonunu kaybediyor. Ayakkabılarını ters giydirme, oynuyor. Şimdi o takıma, sağlığınıza ne yaptı? Sihirli değnek mi okundu? Yani Van Bronckhorst’un bilmediği bir şey mi öğretti? Hayır. Siz insansınız, kalitelisiniz ki bu Beşiktaş’ta oynuyorsunuz. Çıkın, oynayın dedi. Bir de anlık maç içindeki hatalarını söyledi, hepsini sisteme dahil etti. Futbolu yönetmek bu kadar basitti.
Oyuncularını baskı altına alıp, bir hoca gibi sistem dayatılan, başka bir hoca gibi istatistik manyağı yaparsan, oyuncuları o takım şu anlayamaz. Biraz özgürlük vereceksin profesyonel oyuncuya. Biraz zaten bana göstereceksin. Bütün hikaye bu kadardır. Serdar Hoca da onu yapıyor, iyi de yapıyor.''