İlk yarıdaki baskı/hapis oyunundan daha çok gol de çıkarabilirdi Beşiktaş ama rakibini öylesine geri itti ki, maç Antalya ceza sahası önünde tıkandı kaldı!
Başlardaki Boyd merkezli bir iki hücum sonuçsuz kaldıysa da gol, eski bir ters top oyunuyla (Tolgay/Quaresma misali) Atiba/Necip üzerinden geldi. Antalya ise geçen hafta Beşiktaş’ın Trabzon karşısındaki planına yakın bir anlayışla sahadaydı. Ancak önemli bir fark vardı, golü yediler! Bizde futbol ‘’saf yetenek oyunu’’ olarak ezberletildi. Oysa artık ‘’multi disipliner bilim’’e dönüşmüş durumda. Aslolan atletizm, saha içi mühendislik ve uygulanabilir planlar. Öyle ki, en ‘’yapamaz’’ denilenler ‘’en kolay yapabilenlerin’’ yaptıklarını yapabiliyor. Gökhan Gönül/Necip Uysal misali.
Sorun apaçık ortada
İkinci devrede Antalya’nın gol için öne çıkma zorunluluğu fırsatlar yaratacaktı. 52’de yarattı da… Larin, ofsayta düşmek yerine bir iki adım orta saha çizgisinde kalabilse başka şeyler de olabilirdi. 75’te doğru ayağına kullansa yine aynı şey… Beşiktaş iki maçta da maça göre çeşitli oyunlar tatbik etmeye çalışıyor ama ‘’gol sorunu’’ apaçık ortada. Bu sorun, ‘’dışardan alınarak’’ mı yoksa ‘’eldekileri geliştirerek’’ mi çözülecek muamma burada! Özellikle, taraftarlarının ‘’düz oyuncu’’ diye gördüğü futbolcularla işi üreten Sergen Yalçın, yedek kulübesine kümelediklerinle de ‘’tamamlayıcı oyun’’a geçiyor ancak sorun hala takımı ‘’huzura erdirecek’’ gollerde. Eğer bu soruna çözüm bulunamazsa maçlar bu maçta olduğu gibi hep ‘’kaza riski’’ yüksek maçlara dönüşecek.